Tekirdağ'ı çok seviyorum. Aslında bir bağlantımız yok ama neden bilmiyorum çok yakın ve doğal gelir bana.
Bu yaza kadar hiç içine girmemiştik, ama yoğun ısrarım üzerine babam yön değiştirdi ve kısa bir Tekirdağ turu yaptık. Sımsıcak bir yer. Benimde Trakyalı olmamdan mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama oraya karşı ilginç bir sevgim var.
Hep yol üstünden görürdüm Tekirdağı. Fotoğraf tutkum oluşmaya başlarken, babamı "müsait bir yerde" durdurur, -ki bu müsait yerler hep fotoğraf çekmek istediğim yerlerdir- bol bol çekerdim, çekerim, çekeceğim.
Bu ayçiçekli fotoğrafımı da liseye giderken çekmiştim. İyi bir poz için bayağı bir uğraşmıştım. Çünkü toprak çok sıkı ekilmişti ve koca koca delikler vardı. Artık o deliklerin sahibi yılan mıdır, köstebek midir bilmiyorum...
Bu sene E-5'le yetinmedim, şehir merkezini de gördüm. Uğradığımız sırada Kiraz Festivali etkinlikleri vardı. Sahilde ve adını tam olarak bilemediğim yerlerde köylüler kiraz satıyorlardı.
Bol bol, tatlı ve ekşi, kırmızı kirazlar... Ne kadar da çok işe yarar onlar... Sağlığımız için kırmızı sebze ve meyveler çok faydalıymış..
(Ananem hep söyler..)
Farkında değiliz belki ama kirazlar aslında çok kullanışlıdırlar, mideye gitmeden de bize fayda sağlayabilirler; Küçük bayanların kulağına küpe olurlar örneğin...
Büyük bayanlar saplarını kurutur, kaynar ateşte demler, sonrada içerler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder