26 Ağustos 2011 Cuma

Kuşadası'nın yolu kısa, denizi dalgalı, merkezi kalabalık...

Kuşadası'na daha var, Kuşadası tatili yaklaştı, gidiyoruz geldik derken, o da bitti bile.



Ekin'le birlikte ETS Tur aracılığıyla gittiğimiz tatilimiz çok güzel geçti. Tatilim bütün gün çimlerin üzerinde güneşlenerek, kitap okuyarak, denize ve havuza girerek geçti. Ve otelimizin yaptığı güzel yemekler sonunda, tatilden iki kiloyla beraber döndüm. (Neyse ki aldıklarımı vermek kolay oldu :)



Otelimiz Kuşadası Ilıca mevkide Long Beach olarak adlandırılan plajda bulunuyordu. Gittiğimiz ayda çok rüzgar olduğundan deniz dalgalıydı ve dolayısıyla ince kumlar dalgayla birlikte suyu bulandırdı. Ama dalgalarla oynamak, üzerlerinden atlamak bizi yine de çok eğlendirdi.





Bir hafta konuk olduğumuz Ephesia Hotel'imizden çok memnun kaldık. Hizmet, konukseverlik, temizlik, yemekler, doğal ortam, animasyonlar hepsi çok güzeldi.





Tatilimizin çoğunu aşağıda görmüş olduğunuz koskocaman palmiye ağacının altında geçirdik. Günboyu altında güneşlendik, akşamları altında oturup bol bol fotoğraf çektik.



Çoğu otelde şımarık ve ısrarcı tavırlarıyla bir türlü ısınamadığımız animatörlerin aksine, bu oteldeki arkadaşlarla hoş vakit geçirdik. Oteldeki en üst kademeden en alt kademe çalışanlarına kadar herkes iyi eğitimliydi. Tabi animatörler de... Bizi eğlendirmelerinin yanısıra, zaman zaman hayatın içinden konularla samimi sohbetler yaptık.

Bir akşam Kuşadası'nın bir diğer ünlü plajı Kadınlar Denizi'ne uğradık. Orada bizi Ekin'in teyzesi, kuzeni ve eniştesi çok güzel karşıladı. Kadınlar Denizi plajı ve sahili de çok hoştu.



Kuşadası'nın merkezi bana İstiklal Caddesini anımsattı. Uzun, iki tarafı mağaza dolu bir yol. Bol turist olmasından dolayı, çok sayıda kuyumcu ve gümüşçü vardı. İstanbul'da görmediğim takı çeşitlerini buradaki kuyumcularda gördüğümü söyleyebilirim.



Kuşadası'na gidipte kuşlu bir fotoğraf çektirmeden olmaz tabi :)





Kuşadası tatilimizden sonra Ekin'lerin Altınoluk'taki yazlığına gittik. Altınoluk düşündüğümden daha kalabalık, şirin, sıcak ve güzel bir yermiş. Yazın artan nüfusuyla tam bir yazlık bölgesi. İnsanlar balkonlarda, gençler sokaklarda... Denizi taşlıktı fakat yine de çok güzeldi. Gittiğim yerlerden topladığım taşlara burada topladıklarımı da ekledim. Taş koleksiyonum gittikçe artıyor.



Altınoluk'ta iş yerimizden bir diğer arkadaşımız Sinem'le buluştuk. Sinem ben Ekin iş yerinde olduğumuz gibi bu defa da plajda çok güzel vakit geçirdik, fotoğraf çektik, denize girdik.

Ve tatil dönüşü o uzun yol her zamanki gibi çok zor, sıkıcı... Ama bir yandan da motive olmuş bir beyin, dinlenmiş beden ve açılan yeni sayfayla heyecanlı...

Şimdi de önümüzde uzun bir bayram tatili var. Malum televizyon medya dünyası derken, izin günlerimiz sınırlı. Ama bayram tatilimi yine güzel bir şekilde değerlendireceğim. Allah kısmet ederse, önümdeki rota Bozcaada...

Bekle beni şarapların ve şirin sokakların diyarı Bozcaada... :))