23 Şubat 2012 Perşembe

Çerçeve yok içindesin!



"Bence insanları sevmekten daha sanatsal bir şey yok"

"Aşk ölümsüzdür, sureti değişebilir ama özü değişmez"

"Sevgisiz yaşamayacağım"

"Her şeye rağmen yeniden ayağa kalkacağım; cesaretsizliğimden dolayı bıraktığım kalemimi alacağım ve çizmeye devam edeceğim."

"Yıldızları ve göklerdeki sonsuzluğu fark edin. O zaman hayat neredeyse büyülü görünüyor."

Bu sözler bir şaire değil, melankolik ruhlu bir ressama ait. Devamlı mutsuz, huzursuz, ve yalnız olduğunu düşünen bir insan... Hüznü hayatından çıkarmayan kararsız ve karamsar adam Van Gogh...



Gençliğinde bir sanat simsarlığı firmasında çalışan Hollandalı ressam, kısa süren öğretmenlik deneyiminden sonra misyoner olmuş. Kuzenine duyduğu umutsuz ve saplantılı aşkının onu bu ruh haline sürüklediği tahmin ediliyor. 1880 yılından sonra resim yapmaya başlayan Vincent Van Gogh, çalışmalarında önce karanlık tonları kullanırken, zamanla renkli çalışmalara yönelmiş.



En ünlü eserlerini ömrünün son yıllarında yapan sanatçı, yaklaşık 900 suluboya-yağlıboya ve 1100 karakalem resim çalışması yapmış.

Hayatını ruhsal krizler içinde geçiren sanatçının bunalımlı hali, başına birçok iş açmış. Hatta bir defasında ev arkadaşıyla tartıştıktan sonra kulağını kesmesi, akıl hastanesine yatmasına bile sebep olmuş.

Tüm bu olumsuz olaylara rağmen Van Gogh'un adı dahiler arasında anılmaktan da geri kalmamış. Başarılı ressam 1890 yılında maalesef intihar ederek, hayatına son vermiş.

İşte böyle gizemli bir kişiliğe sahip olan Van Gogh'un digital sergisini görmeden olmazdı.

Karaköy Antrepo 3'te ilaç firması Abdi İbrahim sponsorluğunda düzenlenen sergiye ilgi büyüktü. Her yaştan sanatsever soğuk havaya aldırış etmeden, biletini almak için sırasını bekledi.



Kapıdan içeri girdikten sonra, sergi alanına giderken ince-uzun, dönemeçli, karanlık bir yoldan geçtik ve yavaşça Van Gogh'un dünyasına girdik. Karanlık bir ortamda sadece sanatçının duvara yansıtılmış büyük boylardaki resimleri ve içinize işleyen dokunaklı müzikler vardı.

Salona girer girmez Van Gogh'un büyülü dünyasına adım attığımızı hissettik. Hepsi birbirinden güzel olan resimlerden önce hangisini inceleyeceğimizi şaşırdık. Başımızı ne tarafa çevirsek ayrı birer ruh hali ve yaşam anlatıldığı resimleri gördük. Ziyaretçilerden bazıları bu anı doya doya yaşamak istercesine yerlere oturmuş, bir yandan resimleri inceleyip fonda çalan hafif müziği dinliyor, diğer yandan da sanatçının sözlerini okuyordu...



Biz de öyle yaptık. Yere oturup doya doya Van Gogh'un melankolik resimlerini inceledik, beğendiğimiz sözleri not aldık. Projektörlerle antreponun duvarlarına yansıtılan dev resimlerin önünde bol bol fotoğraf çektik. Üzerimize yansıyan ışıklarla adeta Van Gogh resimlerinin içine girdik, onlarla bütünleştik!



Van Gogh Alive sergisi diğer resim sergilerinin aksine farklı bir deneyim sunuyor. En ünlü
resimler, projektörlerle antreponun dev duvarlarına yansıtılıyor. Sanatçının natürmort, portre ve manzara yağlıboya çalışmalarının haricinde, çocukluk ve aile fotoğrafları da sergilenen görseller arasında...

Her zaman hüzünlü duygular içinde olan Van Gogh'un ilk çalışmalarında genellikle koyu ve karanlık renkler hakim. Zaman ilerledikçe melankolik halinden uzaklaşamasa da, tabloları gün geçtikçe renklenmiş. Sergide resimler gösterilirken adeta resimlerin ruh haline göre müzik seçimi yapılmış. Örneğin sanatçının 'Patates Yiyenler' adlı karanlık renklerin çoğunlukla hakim olduğu çalışması gösterildiğinde, daha yavaş bir müzik çalıyorken, 'Badem Çiçekleri' isimli tablosunda daha hareketli bir melodi dinliyorsunuz.



Sergiyi diğerlerinden farklı yapan diğer bir özellikte, Van Gogh'un defterine yazdığı yazı ve
notlarının duvarlara yansıtılması... Hayata dair sözlerini okuduktan sonra bu hüzünlü adamın gayet güzel bir şair veya yazar da olabileceğini düşünmeden edemedim.



Benim sergi içinde en beğendiğim resimlerden biri Van Gogh'un 1888 yılında 'Ren Nehri Üzerinde Yıldızlı Bir Gece' isimli tablosu. Yıldızlı bir gecede nehir kıyısında yürüyüş yapan bir çift ve şehrin ışıklarının denize yansıması...



Diğer beğendiğim resim ise sanatçının 1890 yılında yaptığı Almond Blossoms isimli çalışması. Her zaman melankolik resimler yapan Van Gogh bu tablosunda sanki umudu ve sevinci resmetmiş, baharı müjdelemiş...



Diğer sergilerden çok farklı olan bu sergi hem göze hem kulağa hem de sanatçının sözleriyle duygulara hitap ediyor. "Bir sergi değil ötesi" sloganıyla sanatseverleri içine çeken sergiye gitmenizi öneririm.