22 Ekim 2009 Perşembe

Kamelyalı Kadın...

Cumartesi günü çok güzel geçti...

Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi'nin kapanmasının ardından bir türlü Kadıköy'e bilet almaya gidememiştim. Aslında gidecek çok oyun var. Ama buradan gişeye gitmek tam bir felaket benim için. Artık biletleri internetten alma konusunda kararlıyım.


AKM çok güzel bir sahne. -idi, çünkü kapatıldı- Süreyya Operası'na daha önce hiç gitmemiştim. Ama o sahneninde çok hoş dekore edildiğini gördüm. AKM'ye göre biraz küçük, fakat iç dekorasyonu çok ilgi çekici. Salonu dikkatli incelediğinizde kendinizi rönesans dönemlerinde gibi hissedebilirsiniz. AKM modern bir alan bizlere sunuyorken, Süreyya Operası bizleri yüzyıllar öncesine götürüyor.

Fakat ne olursa olsun hiç bir şeyin yerini AKM'ye değişmem. Orası benim sahne sanatlarına karşı duyduğum ilginin başlangıç noktası. Çok hoş anılarımın olduğu yer. İlk modern sanat merkezimiz. Başına onca şey gelmesine karşılık, gizemini ve asaletini hala koruyor benim gözümde.
Keşke geleceğinde yıkılma planları olmasa. Tarihi bir yer olması gereken bu sanat mekanı, keşke birilerinin çıkarlarına alet edilmese...



Süreyya Operası şu anda koskoca İstanbul'un tek büyük sahnesi. Öyle ki başka bir yerde opera ve bale oyunları sergilenemiyor. Birçok oyun alan darlığından dolayı oynanamıyor. Oyuncular orada rahat değiller. Zaman zaman sanatçılar protestolarıyla bunu dile getiriyorlar.

Süreyya Operası bu sorunlara rağmen kapıları sanatseverlere açık, seyircilerini bekliyor. Ama düşünülenin aksine, izleyiciler oyuncuları ve sahneyi hiçbir zaman yalnız bırakmıyor. Opera, bale ve tiyatro oyunları hep dolu. Hatta istediğiniz yerden bilet almak için bir ay öncesinden yer ayırtmanız gerekiyor.

Ne güzel, toplumumuzda az da olsa, sanata önem veren insanlar var... :)



Gittiğimiz oyun çok güzeldi. Romantikti, dramatikti, hüzünlüydü...
Kamelyalı Kadın... Hasta bir kadının hayata tutunmak istemesi, ölüm ve yaşam arasındaki mücadelesi... Sevgilisinden ayrılmak istememesi...
Ve bütün bunların sözsüz, lirik hareketler ve Vivaldi müziğiyle bütünleştiğini düşünün. Tüm konunun estetik hareketlerle, muhteşem müzik, kareografi, kostümler, dekor ve ışıklarla birleşmesi... Usta oyuncuların olağanüstü yorumları...



Hepsi çok güzel ve estetikti. Ben çok eğlendim...

Kamelyalı Kadın oyunun İstanbul Devlet Opera ve Balesi sitesinden aldığım içeriği ise şöyle:

PROLOG

Violetta, Kamelyalı Kadın, ölüm döşeğinde yatmaktadır. Ölmeden önce, Ölüm'le gitmeden evvel, son kez Alfredo'yu görmek istemektedir. Violetta, günlüğünü açar ve kısa ömrümün tek aşkı olan Alfredo ile geçirdikleri güzel günleri hatırlar.

1. PERDE
Baron her gün violetta için bir parti düzenlemektedir. Hasta Violetta hariç herkes Baron'un verdiği gösterişli partilerde kendilerinden geçercesine eğlenmektedir.
Baron ve Violetta'nın arkadaşı olan Gastone, yakışıklı bir erkek olan Alfredo'yu partiye getirir. Baron, Alfredo'yu Violetta'ya tanıtır. Alfredo genç kadının güzelliğine kapılır ama üzüntülü görüntüsünün nedenini anlayamaz. Alfredo'nun saflığı ve utangaçlığı Violetta'yı rahatlatır. Bu ilk görüşte aşktır. Fakat Baron'la beraber yaşayan Violetta aşkını açıkça gösterememektedir. Ölüm her seferinde daha yakına gelmekte ve Violetta'ya yaşayacak çok az günü kaldığını hatırlatmaktadır. Violetta Aşk ve Ölüm ile kavga etmektedir. Ölüm'den ona biraz daha vakit vermesini ister. Bu sayede Alfredo'ya olan gerçek aşkını gösterebilecek ve her şeyi terk edip onunla yaşayabilecektir.

2. PERDE

Violetta ve Alfredo, Paris dışında beraberce çok güzel vakit geçirmektedir. Hastalığından dolayı acı çekmemekte ve korkmamaktadır. Annina Paris'ten döndüğünde Alfredo, Violetta'nın ekonomik zorluk çektiğini ve ev masraflarını Baron'un karşıladığını öğrenir. Öfke içinde gizlice Paris'e gider.
Germont, oğlu Alfredo evden çıkarken gelir. Annina'dan Violetta'yı çağırmasını ister. Violetta, sevgilisinin babasını gördüğüne hem mutlu olur, hem de endişe duyar. Germont, Violetta'dan Alfredo'yu unutmasını ve onunla bir daha görüşmemesini ister. Alfredo yeni bir hayata başlamak üzeredir, büyük bir kariyer onu beklemektedir ve Violetta'nın isminin aileye kötü bir ün verdiğini söyler. Violetta Germont'a oğlunu bırakacağı sözünü verir.
Alfredo, Paris'ten geri döner ve Annina'yı evi terk ederken görür. Violetta'nın onu terk ettiğini ve bir veda mektubu yazdığını söyler. Yazılana inanmayan genç adam, Violetta'yı bulmak ve gerçeği ondan öğrenmek için tekrar Paris'e gider.
Flora'nın evindeki partide herkes eğlenmektedir. Bir köşede çok para kazanmış olan Alfredo sarhoş bir halde oturmaktadır. Violetta ve Baron partiye gelir. Herkesin meraklı bakışları altında Flora, Violetta'yı diğer misafirlere tanıtır. Violetta'yı Baron'un kolunda ve pahalı kıyafetler ve mücevherler içinde gören Alfredo, genç kadının tüm bu şatafat olmadan yaşayamayacağını düşünür ve terk edilme nedenini buna yorar. Violetta ile yüz yüze gelince kazandığı tüm parayı onun yüzüne atar. Violetta gerçeğin öğrenilmediğini anlar; Alfredo ise partiyi terk eder.


EPİLOG

Violetta ölüm döşeğindedir. Günlüğünün son sayfasını yazacak gücü kalmamıştır. Alfredo ile olan günlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünür. Violetta, Alfredo'yu bir kez daha görmeyi ister. Annina genç adamı bulur ve Violetta'nın ölüm döşeğine getirir. Violetta Ölüm'ün kollarına düşer. Alfredo'nun elinde sadece bir günlük, kamelyalar ve Violetta, Kamelyalı Kadın, kalmıştır.

Başrollerinde en başarılı oyuncular oynuyor:
Violetta: İlke Kodal
Alfredo: Arkın Zirek
Baron: Oktay Keresteci
Ölüm: Mehmet N. Arkan

Oyunda fotoğraf çekmek yasaktı. Ben de bitmesini bekledim. Aslında çekmeyecektim, ama dayanamadım. Azıcıkta olsa çektim. Ama ışık çok az olduğu için tripoda ihtiyaç vardı. Flaşta kullanamayınca fotoğraflar biraz flu oldu. Olsun, sonuçta o da bir anı. :) Bir dahaki sefere locadan bilet alacağım. Çünkü orada daha rahat fotoğraf çekebilirim ve makineyi koyacak yer oluyor :) Umarım yakalanmam :)

Oyun bittikten sonra salondan en son biz çıktık. Bol bol fotoğraf çektim orada. Tavanları çektim, ışıkları... Dekorasyon çok hoştu.

Birçok kişi bale ve opera kelimelerini duydu mu uzaklaşıyorlar konudan. Onlara hayatlarında bir kerede olsa bu ortamlara girmelerini tavsiye ediyorum. Ön yargılı olmamalarını, gitmeden ve o ortamı tatmadan kötülememelerini istiyorum ve diliyorum...

İşte benim çektiğim fotoğraflar; oyunun bitiminde sanatçılar seyircileri selamlarken ve herkes çıktıktan sonra salonun boş görüntüsü...


Seviyorum burasını ya....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder